Almanya'da Federal İstatistik Dairesi'nin verilerine göre, Almanya'daki göçmen kökenlilerin sayısı 2016 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 8.5 artarak 18 milyon 600 bine yükseldi. Böylece  Almanya'da, 2005 yılından bu yana göçmen kökenlilerin sayısındaki en büyük artış yaşandı. Konu, Alman gazetelerinde geniş yer buldu.

Frankfurter Allgemeine Zeitung, kısa adıyla FAZ'ın konuya dair yorumu şöyle:

"Mülteci krizinin ortasında, bir toplumun, bir devletin ve bir devletler birliğinin ne anlam ifade ettiği sorusunun giderek daha fazla konu edilmesi kesinlikle tesadüf değildir. Şüphesiz, sürekli değişen bu yapının belli bir kaldırma kapasitesi bulunuyor. Verilen göçmen kökenlilere dair rakamlar net bir üst sınırı içermiyor. Çünkü ülkeye yeni gelen göçmenleri kapsamıyor. Bu kişiler eğer, kadınların değersiz sayıldığı, çocuk evliliklerinin yapıldığı ve farklı inançtakilerin ölmesinin tercih edildiği ülkelerden geliyorsa, o zaman sınır aşılmış sayılır. Almanya'nın milyonlara yardım etmesi ve yüz binlerce kişiyi kabul etmesi bunu göstermiş oldu. Bu nedenle de Almanya'nın gelen kişilerden demokratik hukuk devleti kurallarına uymalarını istemek de hakkıdır. Bunu görmezden gelenler de yakında yardıma muhtaç olacaklardır."

Aynı konudaki bir yoruma veren bir diğer gazete ise Braunschweiger Zeitung. Gazete, rekor sayıya ulaştığı açıklanan göçmen kökenlilerin sayısına yönelik değerlendirmesinde, göç konusunda uzun vadeli politikalara ihtiyaç olduğunu belirtiyor:

"Hiçbir dönemde Almanya'da bugünkü kadar fazla göçmen kökenli yaşamadı. 18 milyon 600 bin kişi göçmen kökenli. Bu kulağa bir hastalıkmış gibi geliyor.  Aynı zamanda bu, söz konusu kişilerin ya da ebeveynlerinden birinin Alman kimliğiyle doğmamış olduğu anlamına geliyor. Burada önemli olan göçe Anayasa'nın zemin hazırladığı ve bu maddenin tartışılamayacağıdır. Kalifiye işgücü açığını karşılamak üzere bir göç yasasına ve daha iyi yönetilen bir göç politikasına ihtiyacımız var. Almanya bir göç ülkesidir. Bu gerçeği artık Birlik partileri de idrak etmelidir."

Aynı konuya dair bir yorum da Darmstadter Echo gazetesinde öne çıkıyor:

"İnsanların çok büyük bir bölümü sadece hoşgörü değil aynı zamanda başka yerlere kıyasla daha iyi yaşayabilecekleri bir ülkeye gelmek için çaba sarf ediyorlar. Yani Almanya'ya. Büyük göç yükü altına giren Almanya'nın göçü yönetmekte zorlandığını da itiraf etmek gerekir. Farklı kurumlar birbirinden habersiz çalışıyor, sınır dışı kuralları farklı şekillerde yorumlanıyor ve tüm bunların içinde büyük bir tasarruf uygulanan emniyet güçleri de çoğunlukla durumu kontrol altında tutmada başarısız oluyor. Buna ister devletin başarısız olması ister kontrol kaybı ya da kötü yönetim deyin, yine de durumu kontrol altına almak zorundayız."

Hannoversche Allgemeine gazetesi, sınır dışı edilmesi kararlaştırılan mülteci adaylarının neden zamanında Almanya'dan çıkarılmadığını konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Almanya'nın sınır dışı etmede karşılaştığı problemlere dair ortalıkta bir sürü masal ve rivayet dolaşıyor. 'Polis potansiyel suikastçıları bulup yakalamakta ne kadar çaba gösterirse göstersin, işlemler mahkeme kararlarına takılıyor' diyenler çoğunlukta. Ama bu iddia birkaç gün önce geçerliğini yitirdi. Anayasa Mahkemesi aldığı iki kararla sert uygulamaya yeşil ışık yaktı. Polis ve yargı bundan böyle ikamet yasasının terör tehlikesiyle ilgili 'önleyici savuşturma' maddesine göre hareket edebilecek. Güvenlik makamları sorumluluğu başkalarının üzerine atmak yerine artık etkili işbirliği yapmak zorunda kalacak. Noel suikastçısı Anis Amri olayında yapılan hatalar tekrarlanmamalıdır. Amri'ye de söz konusu yasanın ilgili maddesine göre muamele yapılması gerekirdi."

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe