Frankfurter Allgemeine Zeitung'da Michael Martens imzasıyla yayımlanan yorumda, Türkiye ile Almanya arasında uzun süredir devam eden siyasi gerginlik mercek altına alınıyor. Gazete Alman dış istihbarat teşkilatı BND'nin Başkanı Bruno Kahl'in bu yılın Mart ayında yaptığı, "Türkiye'deki 15 Temmuz darbe girişiminden Gülen yapılanmasının sorumlu olduğundan şüphe ettiği" yönündeki sözlerine atıfta bulunuyor. Yorum şöyle:

"Alman dış istihbarat teşkilatı BND'nin Başkanı Bruno Kahl de Türkiye'de kanlı bir darbe girişiminin olduğunu inkar edemez. Zanlıların bazıları yurt dışına kaçtı. Bazıları Almanya'ya. Şimdi anayasa düşmanı bu darbe girişiminde bulunan bazı kişilerin Almanya'da olduğu kanıtlanırsa, biz bu durum karşısında nasıl davranmalıyız? Gerçi Alman yargısı adil bir yargılama süreci olmayacağı gerekçesiyle ‘Gülencilerin' Türkiye'ye iade edilmemesine karar verebilir. Ancak Türkiye'de muhtemelen ağır suç işlemiş, demokrasi karşıtı vatan hainlerinin kıllarına dokunulmaksızın Almanya'da yaşayabilmeleri düşüncesi, işledikleri suçun, eylemin hesabını hiçbir biçimde vermek zorunda olmamaları çelişki. Bu insanların burada yargılanmaları için hukuki bir yol yoksa, o zaman Berlin en azından bu kişilerin suçsuz olduklarını iddia etmemeli.”

Straubinger Tagblatt Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann'ın Köln'de düzenlenen "Kürt Kültür Festivali”nde Almanya'da yasak olan PKK'ya ait sembollerin ve Abdullah Öcalan posterlerinin taşınmasının ardından Türk Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmasını yorumluyor:

"Gerçekten de durum ciddi. Cumhurbaşkanı Erdoğan diplomasiyi iki yüzlü bir oyun için kullanıyor: Bir tarafta izlediği politikayı en sert eleştiren ülkelerden biri olan ve haklı olarak insan hakları ve hukuk devleti uyarısı yapan Almanya'yı aşağılamak ve  eleştiri hakkını elinden almak istiyor. Diğer yandan halkına hiç kimse ve hiçbir şeyin kendisini korkutmadığını ve Türkiye'nin çıkarlarını güçlü bir şekilde temsil edecek tek kişinin kendisi olduğunu göstermek istiyor.”

Reutlinger General-Anzeiger Köln'de hafta sonunda düzenlenen "Kürt Kültür Festivali”yle ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"Ankara'nın bu konudaki kızgınlığı makul. Ankara'nın Alman makamlarının PKK yasağını tutarlı biçimde uygulamayıp göz yumduğu suçlaması, tamamen reddedilemez. Ancak bunu söylemek için her seferinde Alman Büyükelçinin Dışişleri'ne çağrılması gerekmemeli. Alman İçişleri Bakanlığı Abdullah Öcalan'ın resimlerinin kullanılmasının yasak olduğunu dün açık bir şekilde dile getirdi.”

Alman basının yer verdiği bir başka konu ise Irak Yüksek Mahkemesi'nin, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin referandum kararını askıya alması. Volksstimme'nin yorumu şöyle:

"Kürtlerin bağımsızlık referandumu Irak'taki en yüksek mahkeme tarafından durduruldu ama yine de sorun çözümlenmedi. Bağdat'ın yanı sıra Türkiye, İran ve ABD Erbil'deki yönetime baskı yaptığı için, Kürt yönetimi sadece referandum ilanıyla yetinebilir. Ancak kendi Kürt devletini kurmak, kendi içinde bölünmüş halkın ebedi hedefi olacaktır. Bu konudaki başarı şansı nadiren bu kadar iyi olmuştu. ABD'nin Irak'a müdahalesinden sonra Şii ve Sünniler birbiriyle çatışmaya başladığında, Kürtler kendi bölgelerinde işleyen bir yönetim ve ekonomi kurdu. Buna ek olarak IŞİD'e karşılık verecek kendi güvenlik güçlerini oluşturdular. Bu kendilerine yeni bir güven duymalarını sağladı ve bu güven komşu ülkelerdeki Kürtlere de yansıdı. Eğer hepsi kendi ülkelerini kurma hayali peşinde koşmaya başlarsa, o zaman Ortadoğu'da yeni bir patlama tehlikesi ortaya çıkar.”

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe