Westfälische Nachrichten gazetesi Alman milletvekillerinin Konya'daki Alman askerlerini ziyareti konusunda yaşanan gerginliği yorum sütunlarına şöyle taşıyor:

"Konya, ikili bir sorun değildir. Alman ordusunun NATO içindeki görev ve sorumlulukları öylesine kestirilip atılacak konular olarak görülmemeli. NATO'ya sadakat ittifakta yüksek bir değerdir. Almanya, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın kötü örneğini takip etmemeli. Erdoğan'a galip gelmek için Alman milletvekillerinin resmi NATO uçaklarıyla Konya'ya seyahat etmelerine izin verme olasılığına ilişkin spekülasyon yaratılması da aynı derecede gereksiz. Hayır, İttifak'ın bizzat kendisi dönek yoldaşını bu konuda nasıl idare edeceğine bir an önce açıklık getirmeli."

Berlin'de yayımlanan Der Tagesspiegel gazetesi de Konya tartışmasına yer veriyor:

"Konya konusu daha karmaşık. Almanya Başbakanı dahil pek çok iktidar partili politikacı böyle söylüyor. Bu gerçekten doğru mu? Hayır değil. İster NATO ister Birleşmiş Milletler ister Almanya'da görev yapsın, bütün askerler parlamento ordusunun mensuplarıdır. Askerleri parlamento gönderir ve sorumluluğu da onlara aittir. Görev şartları konusunda da askerleri bilgilendirmek parlamentonun görevidir. Askerlerin bakımından da onlar sorumludur. Ve bunu olay bazında farklı ele alamazlar. Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) Milletvekili Hans-Peter Uhl, 'Ziyaret hakkı NATO ittifakına karşı sadakatı kurban edecek kadar önemli değil' dedi ama yanılıyor. Aslında durum tam tersi. Almanya, İttifak'a karşı sadakatini askerlerinin parlamenter kontrolünü garanti altına aldığı zaman sağlamış olacak. Bunun için Türk tarafının ziyaret yasağına askerler çekilerek basit bir cevap verilmeli."

Heilbronner Stimme gazetesi AB ile İngiltere'nin müzakere arayışlarını şöyle değerlendiriyor.

"Brexit müzakerelerinin dramaturjisi çok net. İlk turda ayrılmanın neticeleri netleştirilecek ve gelecekteki işbirliği müzakere edilecek. İngilizlerin sadece acelesi yok. İlk turda acı receteyi içmeye hazır olup olmadıklarını göstermek zorundalar ki ikinci tura geçebilsinler. Ve birkaç tane acı reçete var. En büyüğü de İngiltere'deki AB vatandaşlarının durumu. Londra, İngilizlerin tarifini yapacağı ve Avrupa mahkemelerinde dava edilemeyecek 'güvenli bir konum' peşinde. Ancak Brüksel buna katılmıyor. Brüksel'e göre AB vatandaşları İngiltere'de geniş kapsamlı haklarına sahip olmaya devam etmeli ve bu en yüksek AB mahkemeleri tarafından da talep edilebilmeli. Bu patlamaya hazır bir konu. Sonunda May, Doğu Avrupa'dan göçün onlar için kök söktürdüğü her Brexit taraftarını memnun edebilir."

Ludwigsburger Kreiszeitung gazetesi Brexit görüşmelerinin finansal boyutuna dikkat çekiyor:

"En büyük sorunsalın para olması şaşırtıcı olmamalı. Birliğin İngiltere'den ayrılmasının İngiltere'ye faturası 100 milyar euroyu bulabilir. Bu Londra'nın asla kabul etmeyeceği bir rakam. Ancak soru şu ki: Bir miktar üzerinde anlaşma sağlanabilir mi? Uzlaşma olmadan gelecekteki ilişkiler ve serbest ticaret anlaşmaları müzakere etmenin bir anlamı yok. Yoksa 2019 Mart'ında iki taraf için de öngörülemeyen sonuçları olacak kötü bir sürpriz yaşanabilir."

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe