Frankfurter Allgemeine Zeitung ABD'nin Ortadoğu politikasına ayırdığı yorumda iki devletli çözüm formülünü gerçekleştirme ihtimalinin en aza indiğini vurguluyor:
"ABD'nin bu adımı İsrail Başbakanı Netanyahu için zafer, Araplar için ise trajedi anlamına geliyor. Filistinlilerin öfkesi umutsuzluktan besleniyor. Trump yönetiminin sıkı sıkıya İsrail hükümetinin yanında yer aldığının tek işareti büyükelçiliğini Kudüs'e nakletmesi değildi. Trump bu adımı, realitenin gecikmeli tanınması olmakla gerekçelendiriyor. Olabilir. Ama bu adımın ortalığı alevlerin sardığı bir zamana tesadüf ettirmenin akıllıca olup olmadığı sorgulanabilir. İsrail'in iki devletli çözüme artık fazla önem vermediği anlaşılıyor. Bu ortamda göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek varsa o da, İsrail'in var olma hakkının hiçbir zaman tartışılamayacağı, ancak Filistinlilerin de haklarının olduğudur.”
Die Welt gazetesi İsrail devletinin 70'inci kuruluş yıldönümüne şu satırlarla değiniyor:
"70 yaşındaki İsrail devleti aykırı coğrafyaya, düşmanca komşulara ve sürekli tehlikeye mukavemet ederek ayakta tutuldu. Günümüzde İsrail devleti bir mucizeler silsilesinin sonucu olarak komşuları arasında kendine sessiz müttefikler bulabiliyor. Gazze'de patlak veren şiddet olayları, bir İsrailli olarak sürekli tehlike altında olmak, karşıtlarına daima üstünlük sağlamak ve geleceği düşünmek gerektiğini gösteriyor. İsrail savaş sonrasının dünyasına ölümü hiçe sayma vizyonuyla girdi. Büyük riskler genç devletin zamanla siyasi ve ekonomik güç merkezine dönüşmesine yol açtı. İsrail entelektüel ve yaratıcılık gücüyle, sulamadan siber teknolojilere kadar varan icatçılık kapasitesiyle ve aynı zamanda da atalarının toprağına duyduğu sevgiyle ayakta duruyor.”
Alman futbol milli takımı oyuncularından Mesut Özil ve İlkay Gündoğan'ın Londra ziyareti sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelmeleri Almanya'da tepkiyle karşılandı. Süddeutsche Zeitung eleştirilere şu yorumla katılıyor:
"Kimse bir milli futbolcudan Almanya'yı tutmasını ve Alman milli marşını okumasını isteyemez. Adı Mesut Özil veya İlkay Gündoğan olan bir milli bütün dünyaya köklerinin Türkiye'ye uzanmasından gurur duyduğunu gösterebilir. Ama acaba demokratik hakları ayaklar altına alan ve muhaliflerini hapsettiren bir Türk cumhurbaşkanına seçim desteği verebilir mi? Verebilir ama Almanya'nın temsilcisi olarak ciddiye alınma hakkını da kaybetmiş olur. Erdoğan ile birlikte poz veren Özil ve Gündoğan'ın üstün yetenekli futbolcu oldukları inkâr edilemez. Hatta Gündoğan'ın entelektüel olduğu da söylenir. Tam da onun, Erdoğan'a üzerinde 'Cumhurbaşkanım' yazan forma hediye etmesi dikkate değer. İnsan gerçekten merak ediyor: Gerçekten de bu davranışında samimi miydi? 2014 Dünya Şampiyonu Almanya çok kültürlü ve dünyaya açık bir ülke olduğunu herkese gösterdi. Popülist sağcı bir politikacının ‘kimse (yabancı asıllı) Boateng'in komşusu olmak istemez' şeklindeki sözlerinin ne kadar yanlış olduğunu kanıtladı. Şimdi Özil ve Gündoğan'ın gerçek Alman olmadıkları söylenebilir mi? Hayır, söylenemez. Ama tipik profesyonel Alman futbolcular gibi onların da zerre kadar siyasi bilince sahip olmadıkları pekâlâ söylenebilir.”
Stuttgarter Nachrichten gazetesi Özil ve Gündoğan'ın neden Erdoğan ile buluşmuş olabilecekleri sorusuna eğiliyor:
"İki as futbolcu siyasi davranışlarıyla son derece kötü bir işaret koymuş oldu. Aptallıktan mı böyle yaptılar, yoksa hesabi mi davrandılar? Gerçek olan, hem Avrupa Şampiyonası'nın ev sahipliği için Türkiye ile çekişen Alman Futbol Federasyonu'na hem de formasını giydikleri ve haklı olarak Erdoğan'ın 24 Haziran seçimleri öncesinde ülkede propaganda yapmasını yasaklayan Almanya'ya iyilik etmedikleridir. Her ikisi de başarılı entegrasyona örnek gösterilir. Tavizsiz U dönüşü yapmadıkları takdirde milli takım kadrosunda yerlerinin olup olmadığını sormak gerekir.”
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe