Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi Deniz Yücel'in tutuklanmasının birinci yıldönümünde Türkiye'deki durumu mercek altına alıyor: 

"Erdoğan farklı düşünenleri acımasızca takibe alıyor. Suriye'deki işgale eleştirel yaklaştıkları için geçen üç hafta içinde 700'ye yakın insan gözaltına alındı. Türkiye'nin Suriye'deki harekatı Ankara'nın NATO ve ABD ile ilişkileri açısından büyük yük haline geliyor. Türkiye Kıbrıs açıklarında bir İtalyan sondaj gemisinin doğalgaz rezervlerini incelemesini engelliyor, Ege'de bir Türk Sahil Güvenlik teknesi bir Yunan devriye botuna çarpıyor. Türkiye gittikçe artan bir biçimde ülke içinde temel hakları gözardı eden ve uluslararası kuralları hiçe sayan bir görüntü veriyor. Yücel'in tutukluluğu devam ettirildiği sürece Berlin ile Ankara arasında yumuşama olmaz. Ancak Yücel'in serbest bırakılması da normale dönüş anlamına gelmiyor. Yücel vakası Türkiye'deki çarpıklıkların adeta aynası gibi.”        

Mindener Tageblatt gazetesi Deniz Yücel'in hâla serbest bırakılmamış olması konusunda Alman hükümetini eleştiriyor:

"Siyasi nedenlerle cezaevine konulmuş olan diğer Alman ya da Türk-Alman tutuklular serbest bırakıldılar. Anlaşılan o ki Erdoğan, Almanya-Türkiye ilişkilerini kasten soğutarak indirdiği tarihi dip seviyenin, milliyetçi hamasetin getirisinden çok daha fazlasına mal olduğunu idrak etti. Ancak Deniz Yücel'in durumuna Almanya'da büyük hassasiyet gösterilmesi nedeniyle de olsa gerek, onun durumu hemen öyle bir pazarlıkla halledilemiyor. Çünkü Deniz Yücel kendisi de ‘kirli anlaşma' istemiyor. Alman dış politikasının onun serbest bırakılmasını sağlayamaması adeta bir acizlik belgesi gibi.”     

Schwäbische Zeitung Almanya'nın Deniz Yücel‘in serbest bırakılmasında ısrarlı olduğunu net bir biçimde izah etmesi gerektiğini vurguluyor:

"Alman gazeteci Deniz Yücel bir yıldan bu yana Türkiye'de cezaevinde tutuklu. Hukuk devleti prensipleri çerçevesinde yargılanacağı yerde sadece Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın peşin hükmüne maruz kaldı, Alman ajanı diye yaftalandı. Bu tutukluluğun bir rehin alma olayına dönüştüğünü ve bunu kullanarak Erdoğan'ın Almanya'ya karşı siyasi hedeflerini kabul ettirmeye çalışmak istemesini anlamak için hayal gücü gerekmiyor. Ankara içerdeki muhalefete baskı uyguluyor. Erdoğan'ın hışmına uğrayan Suriyeli Kürtlerin durumu daha da kötü. Bunları belgeleyen tüm medya mensupları ise Erdoğan'ı rahatsız ediyor. Beklendiği üzere Angela Merkel Perşembe günü Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım ile Berlin'de buluşacak. Merkel'in gazeteci Yücel'in serbest bırakılmasında Almanya'nın ısrarlı olduğunu muhatabına net bir biçimde izah etmesi gerekiyor. Ama bu noktada büyük umutlar yok. O nedenle de ‘Deniz Yücel'i serbest bırakın‘ çağrıları biraz güdük kalıyor." 

Süddeutsche Zeitung ise Türkiye'de basın özgürlüğüne getirilen sınırlamaları yorum sütununa taşımış:

"Afrin harekatı daha başlar başlamaz Türk hükümeti nasıl bir basın arzu ettiğini açıkça belli etti: 15 maddelik bir plan ile ‘iyi' yayıncılığın kriterlerini sıraladı. Afrin harekatına yönelik protestoları konu alan haberler istemediğini, ayrıca yabancı ya da Türkiye karşıtı haber kaynaklarına çok dikkatli yaklaşılmasını söyledi. Bu durumda özgür haberciliğin pek mümkün olmayacağı aşikar. Hâlâ kimi cesur kişilerin çıkıp bağımsız gazetecilik yapmaya çalışmaları neredeyse bir mucize. (Medya çalışanlarının) çoğunluğu ya bir süreliğine ya da hâlâ cezaevlerinde yatıyor. Bunlardan biri de bir yıldan bu yana iddianamesiz tutuklu bulunan ve bu yüzden Afrin'deki savaş üzerine haber yapamayan Türk kökenli Alman gazeteci Deniz Yücel. Haber yapabilseydi hükümetin bu 15 maddelik planına herhalde pek riayet etmezdi.”  

Kaynak: Deutsche Welle Türkçe