Daimi üyelerin karşılıklı vetoları, BMGK'nın Suriye'deki zehirli gaz saldırısı iddialarıyla ilgili olağanüstü oturumundan karar çıkmasına izin vermedi. ABD Duma'yı hedef alan saldırının Şam rejimi tarafından ve Rusya'nın onayıyla yapıldığını öne sürerek sivillerin kimyasallarla katledilmesinin karşılıksız kalmayacağını duyurmuştu.
Neues Deutschland gazetesi ABD'nin kimyasal silah saldırısı iddialarına tepkisini şöyle yorumluyor:
"Krizler karşısındaki uluslararası davranış tarzının iyi bir görünüm arz ettiği söylenemez. Suriye'deki zehirli gaz saldırısı iddiaları bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. ABD sanki iddiaların doğruluğu araştırılıp kanıtlanmadan saldırıya geçmeye hazırlanıyor. Başkanı Trump olan bir yönetimin böyle bir adım atması kimseyi şaşırtmaz. ‘Değerler topluluğu' olduğunu iddia eden Avrupa Birliği'nin itidal çağrısında bile bulunmaması ise daha da üzücü. Umarız Almanya Başbakanı durumun farkına varır. Trump'ın yardımcı ‘şerifliğini' zaten Macron üstlenmişti.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung ABD Başkanı Donald Trump'ın Rusya bağlantılarıyla ilgili soruşturmanın merkezine kaymakta olduğuna dikkat çekiyor:
"Donald Trump başaranların en başarılısı gibi görünmeye çalışıyor. İşler yolunda gitmediği zaman da takibe alınmış masum rolüne bürünüyor. Mağdur durumuna düşünce de kırıcı oluyor. Seçim kampanyası sırasında kendine hâkim olamayan bir adayın son derece önemli konularda nasıl karar alacağı merak konusu olmuştu. Suriye'deki zehirli gaz saldırısı iddialarını danışmanlarıyla görüşmeden önce özel soruşturma makamının talebiyle avukatının ofisinin FBI tarafından aranmasına tepki gösterip, ‘Amerika'ya yapılmış saldırı', ‘cadı avı' ve ‘hırsızlık' gibi kavramlar kullanıyor. Anlaşılan, Rusya bağlantısı Başkan'a çok dokunuyor.
Trump Amerikan yargısının nasıl bir sistemle çalıştığını anlamıyor. Defalarca Başkan'ın aşağılayıcı sözlerine muhatap olan adalet bakanının onuruna sahip çıkıp, görevi iade etmesi gerekirdi.”
Märkische Oderzeitung Berlin'in Rusya'ya nasıl davranması gerektiğine dair kafa karışıklığını konu alan yorumunda şu satırlara yer veriyor:
"Bu konudaki kırılma hattının göze çarpan özelliği, muhafazakâr, liberal, sağ ya da sol görüşlerin arasından geçmediğidir. Yekpare blok gibi Rusya'yı destekleyen Almanya'nın Sol ve AfD partileri dışındaki partiler yönetimlerinin aksine bölünmüş durumdalar. Partilerin siyasi ahlak çizgileri esasen iki görüşü birbirinden ayırıyor. Bunlardan biri tarihe, diğeri ise gerçekçi politika ve ekonomik düşünceye dayanıyor.”
Süddeutsche Zeitung Ortadoğu anlaşmazlığı ve İsrail konulu yorumunda Kudüs yönetiminin artık en sıkı müttefikine güvenemediğini dile getiriyor:
"İsrail Başbakanı'nın Rusya lideri Putin ile iyi geçinmeye özen göstermesinin nedenlerinden biri de Trump'a güvenememesi. Skripallar'ın zehirlenmesine Batı'dan gelen tepkiye İsrail katılmamıştı. İran'a ait bir insansız hava aracının İsrail hava sahasında düşürülmesine sert tepki göstermemesi için Netanyahu'yu ikna eden de Putin olmuştu. Ancak Suriye ve İran'ın İsrail tarafından ilhak edilen Golan Tepeleri'ne yaklaşmakta olduğunu hisseden Netanyahu, son zamanlarda üstünlük sağlayan Suriye ordusunun Rusya tarafından frenleneceğinden kuşku duyuyor. İsrail'in saldırıları şimdiye kadar Rusya'nın onayıyla yapılıyordu. Son hava saldırısından haberdar edilmemesi Moskova'yı kızdırdı. İsrail artık kendine müttefik aramayıp kendi başına hareket ediyor. Dolayısıyla da Ortadoğu'da İsrail'in de katılacağı bir savaşın patlak verme ihtimali artıyor.”
Kaynak: Deutsche Welle Türkçe