Toplumların ilerleyebilmesi, o dönemdeki toplumsal sorunların somut bir şekilde çözüme kavuşturulmasıyla sağlanabilir. Bunun yanında daha sonraki zamanlardaki gelişme, büyüme konularında atılacak adımlarla da önem kazanmaktadır. Örneğin, eski bir sanayi mahallesini bir tarım cenneti heline getirmiş. Kapalı bir çiftlikte 250 çeşit yeşil yapraklı sebze, bölgedeki süpermarketle satmak için aeropopnik teknolojisiyle yetiştirilen , kapalı alanlarda on metre yüksekliğe kadar çıkan ürünler yetiştirmiş. Yüzde doksanbeş daha az su ile ve her hangi bir tarım ilacı kullanmadan, geri dönüştürülmüş plastikten ve tekrar kullanılabilir kumaşlarda büyütülmüş. Güneş yerine led ışıklandırma ile tüm yıl sebzede alınabilir hale gelmiştir.

Bu  da akılla bilimle, fenle oluyor ve gelişmiş ülkeler bunu yapıyor.

Kendimize baktığımızda her halimiz iflas etmiş tüccar gibi.

Yeni üretim alanları kurmadığımız gibi eskilerini de satıyoruz. Doğaya baktığımızda her varlığın bir işinin olduğunu görebiliriz. Hayvanların, madenlerin, bitkilerin, güneşin, ayın hepsinin bir görevi vardır onlarda işlerini eksiksiz yaparalar.

İnsanın farkı ise diğer canlınlardan ayıran farkları vardır ki insandır. Midelerinde haram lokma olmayan, siyasilerle yan yana gelmekten çekinen, sakınan ve yüreğinde  hak aşkı olan ahlak sahibi insanlara ihtiyacımız var bizim. Bizdeki gibi anayasada hakkı saklı olan ve insanın en değerli, dokunulamazlarından miras hakkına saygı göstermeyi bile saymayan yöneticilerimizle bu işler yürümüyor yürüyemezde. Herkesin öncelikle Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarının ve yönetiminin hiçbir duraksamaya düşmeden bu vasiyetnamalerin yerine getirilmesine azami özeni göstermeleri insalık borcudur. Aynı zamanda hukuksal sorumluluktur. Bu gibi durumlarda niteliksiz tartışmalar, kavgalar kullanılan dil onları göz önüne seriyor.

Adate çıldırmış gibi insanlar.

Sahi bazı batı ülkelerinin yaptıkları gibi aldatmadan, yalansız, dolansız, takiyesiz tasarruf yapılsa.

Üç üretip bir yesek.

Yeniliği buluş yapmayı dünya ölçüsünde başarı setleri ortaya koymayı hayat biçimi haline getirsek belki bizde o ülkeler seviyesine çıkabiliriz.

Aklın yolu bir.

Ama bu aklı kullanırken doğru kriterlere uymak gerekiyor.

Herşeyi satıp savurarak bir yere varamayacağımızı ne zaman anlayacağız acaba?

Aklımızı , bilgimizi doğru ve ilerleme yönünde kullanmayı aklımıza getirmeyecekmiyiz ?

Yolun sonundayız haa !

Bu dünyanın öteside var unutmayalım.Hepinize sağlıklar başarılar dilerim.