Genel

7. İnsan Hakları Sempozyumu İstanbul'da düzenlendi

- Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer: - '(İsrail) Savaş boyu hedeflerine baktığımız zaman, yeni doğum ünitelerindeki bebeklere karşı sürdürüyor. Sebep, onların çoğalmasını ve Filistinlilerin nüfusunu devam ettirmesini önlemek. Kime karşı sürdürülüyor, kadın ve çocuklara karşı sürdürülüyor, hedef bir ulusun, bir toplumun çoğalmasını ve hayata devam etmesini engellemek'

Abone Ol

İSTANBUL (AA) - Altınbaş Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen 7. İnsan Hakları Sempozyumu'nda, 'Kırılgan Coğrafyalarda İnsan Hakları Kavramı', 'Anayasal Düzlemde İnsan Haklarının Düzenlenmesi ve Bireysel Başvuru' ve 'Ceza Hukukunda İnsan Hakları Kavramının Yorumlanışı' konuları ele alındı.

Altınbaş Üniversitesi 100. Yıl Konferans Salonu'nda düzenlenen sempozyumda 'Kırılgan Coğrafyalarda İnsan Hakları Kavramı' başlıklı sunum yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatih Fuat Tuncer, Gazze'de yaşananlara ve uluslararası hukukun tutumuna değindi.

Tuncer, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze meselesinin konuşulduğunu belirterek, 1948 Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi'ni anımsattı.

En yüksek mahkemenin Uluslararası Adalet Divanı olduğunu ve buraya da açılan bir davanın ve yayımlanan tedbir kararlarının bulunduğunu hatırlatan Tuncer, İsrail'in bu tedbir kararlarına uymadığını ve herhangi bir yaptırımla karşılaşmadığını söyledi.

- 'Apaçık bir soykırım suçu işleniyor'

Tuncer, Uluslararası Adalet Divanının kararlarının bazı ülkelerde uygulanabildiğini, bazılarında da uygulanamadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

'Uluslararası Adalet Divanının aldığı kararları uygulatabilecek bir mekanizma bugüne kadar düşünülürken, direkt Sırbistan'a karşı uygulanabilir, evet, Afrika'nın herhangi bir ülkesinde soykırım olursa bu karşılanabilir. Ama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyesi olan bir ülkeye karşı veyahut BMGK üyesi bir ülkenin hamisi olduğu İsrail'e karşı bu uygulanabilir mi? Bugün dünya net bir şekilde bunu tartışıyor ve ortaya da şu çıkıyor. Hukuk neden var, uluslararası hukuk neden var? Savaş boyu hedeflerine baktığımız zaman, yeni doğum ünitelerindeki bebeklere karşı sürdürüyor. Sebep onların çoğalmasını ve Filistinlilerin nüfusunu devam ettirmesini önlemek. Kime karşı sürdürülüyor, kadın ve çocuklara karşı sürdürülüyor, hedef bir ulusun, bir toplumun çoğalmasını ve hayata devam etmesini engellemek. Yani İsrail'in karşılık verdiği savaşta kendisine silahla karşılık veremeyecek olan bir kitleye karşı bir savaşın sürdüğünü görüyoruz. Bir de bunun dışında bir abluka durumunu karşımızda görüyoruz, apaçık bir soykırım suçu işleniyor.'

Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşananlara da değinen Tuncer, 'BMGK'nin 2022 tarihli bir raporu var. Bu raporlarda açık bir şekilde bölgedeki hak ihlalleri ortaya konuluyor. Rapor şunu söylüyor, kitlesel gözaltılar, sebepsiz alıkonulmalar ve ailelerin parçalanması söz konusu ve insanlığa karşı suç teşkil edebilecek sistematik bir eylemselliğin ortaya çıktığını söylüyor.' dedi.

- '80 yıldır sadece kendi çıkarlarını korumak için kullandıklarını görüyoruz'

BMGK'nin veto hakkı bulunan 5 daimi üyesinden biri olması nedeniyle Çin'e yaptırım uygulanamadığını anlatan Tuncer, 'Uluslararası hukuku yapılandırılırken BMGK'nin amacı şuydu, dünyada barış ve güvenliği tesis etmekten sorumlu. Ama bu görevi ne yazık ki son 80 yıldır sadece kendi çıkarlarını korumak için kullandıklarını görüyoruz. Yani BMGK uluslararası barış ve güvenliği korumak yerine 5 devletin barış ve güvenliğini tahsis etmek üzere kurulmuş gibi bir algı var. Bu da bugün dünyada şöyle bir tartışmayı beraberinde getiriyor. BMGK'nin yapısı barışı değil de acaba savaşı mı dünyaya getiriyor?' ifadelerini kullandı.

- 'İnsan hakları ihlaliyle dünyanın her yerinde karşı karşıya kalabiliriz'

Altınbaş Üniversitesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sevtap Yokuş Veznedaroğlu da 'Anayasal Düzlemde İnsan Haklarının Düzenlenmesi ve Bireysel Başvuru' başlıklı sunumunda, hukukçuların donanımlı ve entelektüel olmaları gerektiğini söyledi.

Veznedaroğlu, uluslararası düzlemde insan hakları kavramından uzaklaşılmasının, ulusal düzeyde de bunu sağlamayı zorlaştıracağını belirterek, 'İnsan hakları ihlali her yerde var. İnsan hakları ihlaliyle dünyanın her yerinde neredeyse her zerrede karşı karşıya kalabiliriz.' diye konuştu.

Türkiye'de geçmişten bugüne özgürlükler ve insan hakları serüveninden bahseden Veznedaroğlu, 1961 Anayasası'nın, Türkiye'nin özgürlüklerini genişçe kullanabildiği bir anayasa olduğunu, 12 Eylül darbesinin ardından ülkede hak ve özgürlüklerin daraldığını kaydetti.

Avukat Dr. Murat Sadak da 'Ceza Hukukunda İnsan Hakları Kavramının Yorumlanışı' başlıklı sunumunda, insan haklarının insanın sahip olduğu bir hak olduğunu, her hukukçunun üzerinde durması gerektiğini dile getirdi.

Dosyalarda insanın, hayatı, bir işi, sosyal çevresi olmayan, sadece cezalandırılması gereken bir nesne olarak yer aldığını anlatan Sadak, sosyal medya etkileşimi sebebiyle tutuklananlar da olduğunu savundu.

Toplumun adaleti sadece kendinden olanlar için istediğini ileri süren Sadak, 'Adalet, kendimiz için değil ötekileştirdiğimiz, düşmanlaştırdığımız kişiler için de istediğimizde anlamlı olur.' değerlendirmesinde bulundu.